18 Mart 2010 Perşembe

ATMA VE ATMALILAR

*

ATMA VE

ATMALI

AŞİRETİ



Hayrettin Yıldırım





Bu blog sitesinde aktarılan bilgilerin bir özeti veya sonsöz olarak şunlar söylenebilir:

Atmalı aşiretinin/cemaatinin adına ilk kez 1560 yılına ait Malatya tahrir defterinde rastlanmaktadır. Buna göre, birkaç neferden oluşan “Atmalu” cemaati, bir başka cemaatle birlikte, 1560 yılında Malatya’nın ‘Keder Beyt’ nahiyesinde meskundu. En eski ikinci kayıt ise, 1563 yılında Maraş topraklarında Alma Kuşağı Mezraı’nda başkalarıyla birlikte tarımla uğraştıklarını göstermektedir. Üçüncü olarak, Arapgir sancağına ait 1643 tarihli avârız-hâne defterinde Atma adlı köyün, Arapgir sancağının en büyük ya da kalabalık köyü olduğu görülmektedir. Atma köyünün bulunduğu mevki Horan/Horun adını taşımakta olup bugün Kaynak adlı bir köye ev sahipliği yapmaktadır.

Horan’ın (Horun) 1335 yılında Türkler tarafından kurulmuş bir köy olduğu öne sürülmektedir. Kesin birşey söylenememekle birlikte, söz konusu tarihe ait siyasal konjonktürden hareketle Atmalılar’ın Bozok Türkmenleri'nden (ve muhtemelen Beydili/Begdili boyundan) oldukları çıkarımını yapmak mümkün olabilir. Öte yandan, 1560 gibi erken bir tarihte “Atmalu cemaati” şeklinde Türkçe bir isimle anılmalarının, Türkmen olmalarından kaynaklandığı tahmininde bulunmak mümkündür.

Atma köylüleri ya da Atmalılar, tahminen 1640’lı yılların sonunda yaşadıkları trajik bir olay sonucu çok sayıda zaptiye ya da askeri öldürmek zorunda kaldıkları için köylerini boşaltıp değişik yerlere dağılmışlar ve başka muhitlerde çoğalmışlardır.

1690-94 yılları arasında ve/veya 1702 yılı ve sonrasında, Osmanlı Devleti’nin iskân politikası gereği tekrar bir göç dalgasının ortaya çıktığı anlaşılmaktadır. Arşiv belgelerinden anlaşıldığına göre, içlerinden bir bölümü 1690’lı yılların başında Rakka’ya (Suriye’de, Halep’in doğusunda, Fırat kenarında yer alan ve Türkiye sınırına yaklaşık 120-130 km uzaklıkta bir şehir) yerleştirildiği gibi, aralarından bazıları da 1720 yılında Harran Ovası’nda iskân edilmiştir. Her iki iskânın da gerekçesi, bölgede eşkıyaya karşı güvenliği sağlayacak topluluklar oluşturulmasıdır. Yine belgeler ışığında 1734 yılında ana kütlenin hâlâ Arapgir sancağına bağlı topraklarda timarlı göçebe olarak yaşadıkları ve “harp ve darbe muktedir bir cemaat” olarak yine eşkıyaya karşı güvenliği sağlamak üzere Alaca-Han’a yerleştirilmelerinin düşünüldüğü görülmektedir.

Atmalılar’ın Osmanlı tahrir defterlerinde bazen Türkmen Ekradı (Türkmen Kürtleri), bazen de Ekrad (Kürtler) olarak anılmalarının, Bozok Türkleri’nin Beydili/Begdili boyunun “Kürtler” cemaatinden/aşiretinden olmalarından kaynaklanıyor olması muhtemeldir. Nitekim arşivlerde Beydililer için “Kürt Beğdilisu cemaati” tabirinin kullanıldığı da görülmektedir. (Bilindiği gibi Oğuzlar 12’si Bozok, 12’si de Üçok olmak üzere 24 boydan teşekkül etmekte olup, Beydili Boyu, Kayı Boyu gibi Bozoklar’dandır. Dulkadiroğulları ve Ramazanoğulları gibi beylikler Beydililer tarafından kurulmuştur.)

Bununla birlikte, Atmalılar'ın Rişvan aşireti ile herhangi bir bağlarının bulunmadığı da kesindir. Çünkü, başta 1560 tarihli Malatya tahrir defteri ile 1563 tarihli Maraş tahrir defteri olmak üzere bütün kayıtlarda ayrı aşiretler olarak gösterilmektedirler. Öte yandan, Türkmen Ekradı olarak nitelendirilmelerinden hareketle Horasan kökenli oldukları tahmininde bulunmak mümkün olsa bile, Atmalılar'ın kökenini Irak'a kadar uzatan rivayetlerin hiçbir dayanağının mevcut olmadığını belirtmek gerekiyor. Ayrıca Hacı Bektaş-ı Velî ile de herhangi bir bağlantıları mevcut değildir. Bu, Atmalılar'dan Alevîleşen kesimin Bektaşîlik'le bağlarının bulunmamasından da anlaşılmaktadır. Köken itibariyle tamamı Sünnî olan Atmalılar'dan Arguvan köylerine yerleşenler özellikle Dersim kökenlilerle kurdukları akrabalık ve kültürel etkileşim sonucu Alevîleşmişlerdir. Ayrıca Doğanşehir-Topraktepe köyüne yerleşenlerin de bir bölümü İran-Kaşan'dan gelenlerle kaynaşarak Alevîliği benimsemişlerdir. Yine Alhaslılar'ın da belirli bir bölümü, Elbistan civarına yerleştikten hemen sonra Alevîliği benimsediklerini yaşlılarının ifadelerine dayanarak söylemektedirler. Atmalılar'ın geriye kalan büyük çoğunluğu ise Hanefî mezhebinde kalmaya devam etmişlerdir. Atmalılar'ın Şafiî değil Hanefî olmaları da, Türkmen oldukları tezini güçlendirmektedir.

Arşiv belgelerinden Atmalılar’ın Rakka’dan Trabzon-Of’a ve Urfa’dan Konya ve Ankara-Haymana’ya kadar geniş bir alana yayıldıkları anlaşılmaktadır. Günümüzde nüfusları onbinlerle ifade edilebilecek bir durumdadır. Tarihçilerin genel olarak kabul ettikleri gibi, her yüz yıl için üç kuşak esas alınırsa, bu rakam akla yatkındır. 1643’te Arapgir-Atma köyünün ‘vergi veren’ nüfusunun 84 olduğu dikkate alınırsa, köyün toplam nüfusunun kadın, çocuk ve yaşlılarla birlikte en az 500 olduğu kabul edilebilir. Fahrettin Öztoprak, “Halep Türkmenleri’nin Kanuni devrinde vergi nüfusu 9316 hanedir. Bu ise onların nüfusunun 90.000 civarında bulunduğunu gösterir” demektedir (http://www.mengensofular.com/?q=content/view/75/10). Benzer bir akıl yürütme ile, 500 yerine 800 rakamını da kullanmak mümkün olabilir.

Batılı gezgin Carsten Niebuhr, 1766 yılında Atmalılar’ın Malatya, Maraş ve Adıyaman havalisinde bin çadırlık bir topluluk teşkil ettiklerini söylemektedir. Aynı dönemde bölgede mevcut olan göçebe toplulukların sayını ise 40 bin civarında göstermektedir.

Meşhur Atmalılar olarak Turgut Özal, Antep savunmasında şehit olan Molla Mehmet Karayılan, Osman Bölükbaşı, Metin Emiroğlu ve İbrahim Hortoğlu gibi isimler anılmaktadır. Karayılan’ın Atmalılar’dan oluşan çetesi ile Anteb’in kurtuluşunda oynadığı rolün yanı sıra, Pazarcıklı Atmalılar’ın reisi Yakup Paşa (Paşo Ağa / Yakup Hamdi Bey) da Maraş’ın savunulması ve kurtuluşu olayında 350 kişi ile yer almıştır.



“Ey insanlar, muhakkak ki sizi bir erkekle bir bir kadından yarattık ve tanışasınız diye sizi kavim ve kabileler yaptık. Şüphesiz ki Allah katında en şerefliniz en takvalı olanınızdır. Hiç kuşkusuz Allah herşeyi bilir, herşeyden haberdardır.” (Hucurât Suresi, 49/13)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder