18 Mart 2010 Perşembe

MARAŞ'IN KURTULUŞU VE ATMALI AŞİRETİ

MARAŞ’IN

KURTULUŞU

VE ATMALILAR

Bazıları, İngiliz subayı Binbaşı E.W.C Noel’in hatıralarını olduğu gibi aktararak adeta Türk düşmanı, sonuna kadar Kürtçü bir Atmalı aşireti reisi Yakup Paşa (Paşa Yakup / Yakup Hamdi Bey / Paşo Ağa) portresi çizmektedir. Noel’in, 1919 yılında Yakup Hamdi Ağa’ya Sırıklı’daki Ağanın Yurdu denilen yerde misafir olduğu ve yanından memnun bir şekilde ayrıldığı doğrudur, fakat hikâye bundan ibaret değildir. Nedense, Noel’in hatıralarını aktaranlar, Paşa Yakup’un daha sonra izlediği politikadan hiç söz etmemektedir. Nitekim Noel, ''1919 Kürdistan Günlüğü '' kitabında Yakup Hamdi Paşa’nın kendisini aldattığını yazmıştır.

Süleyman Ağa oğlu Paşa Yakup Hamdi, 1887 yılında dünyaya gelmiş, 1 Ocak 1948 tarihinde vefat etmiştir. TBMM’nin kurucu 1. dönem Maraş milletvekili olmuştur. Paşa Yakup'un güçlü olmasının temel nedeni, o dönemde Atmalı aşiretinin nüfuz alanının geniş olmasıydı. Pazarcık merkez, Kızkapanlı, Sadakalar, Kizirli, Tilkiler, Turunçlu, Mahkanlı (Hürriyet), Akçalar, Göçer, Kurtdere (Mahkanlı’dan ayrılıp yerleşenler), Gölbaşı ilçe olmadan evvel Pazarcığa bağlı köyleri Haydarlı, Kabalar (karayılan’ın köyü), Mıçolar, Kösüklü (Karayılan’ın kızkardeşi halen bu köyde yaşamaktadır) ve Mahkanlı’nın bir bülümü, Besni Karalar ve Atmalı köyü, Elbistan Karahasanuşağı, Türkören, Tapkıran, Tapkırankale ve Atmalı Kaşan, Doğanşehir Kapıdere ve Muratlı Beldesi, İslahiye Atmalı Köyü, Nurdağı Şatırhöyük, Altıneyler. Gaziantep Kızkapanlı ağırlı yerleşimler (Hacı Mulla efendinin eşrafı), Afşin Türkçayırı, İncirli ve Çomuk ovaları Paşa Yakup’un gücünü ve nüfuzunu arttırmıştır. (http://www.elbistanlilar.org/modules.php?name=Forums&file=viewtopic&p=196)

Belirtildiğine göre, Pazarcık Atmalıları’nın reisi Yakup Hamdi Ağa ile onun kayınbiraderi olan Sinemilli aşireti reisi Tapo Ağa, Kuvay-ı Milliye karşıtı gözükerek İngiliz Gizli Servis Ajanı E.W.C. Noel’den silah temin etmişler, sonra da Sivas’ta yapılan kongreye (4 Eylül 1919) bağlılık telgrafı çekmişlerdir. Noel’den silah temin edip etmediklerini bilmiyoruz, fakat İstiklal Harbi’ne destek verdikleri bilinmektedir. Ayrıca, bağımsızlık mücadelesine destek vermek amacıyla 15 Eylül 1919’da Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ni kuranlar arasında yer almışlardır. Cemiyeti, aşağıdaki kişilerden oluşmaktaydı:

“Cemiyet Başkanı Batumlu Ançeloğlu Muhacir Ali Efendi, Cemiyet'e ilk olarak giren Tilkiler aşiretinden Kara Silo Ağa, Atmalı Aşireti Bozağazade Paşa Yakup Hamdi, Sinemilli Aşireti Reisi Tapo Ağa, Göynük Çerkezlerinden Uzun Yusuf Ağa (şehit olmuştur), Büyük Nacar Köyü'nden Kara Ali Ağazade Hasan Efendi, Beşenli Cuma Kahya, Ufacıklı Köyü'nden Mahmut Ağa'nın oğlu Büyük Mehmet Ağa, Ufacıklı Köyü'nden Ali Ağazade Ali Efendi, Helete (Düzbağ) Köyü'nden Mahmut Ağa'nın oğlu Büyük Mehmet Ağa, Helete (Düzbağ) Köyü'nden Hocazadelerden Büyük Salman Ağa, Helete (Düzbağ) Köyü'nden Vakkasoğlu Salman Çavuş, Pazarcık Savcısı Abdullah Beyazıtoğlu, Jandarma Kumandanı Mehmet Ramazan Efendi (Konya Seydişehirli), Ziraat Bankası memuru Alim Efendizade Muhlis Efendi (Şimdiki soyadları Bilgin'dir), İskilipli olan Muallim Mehmet Fevzi (Cebe), Helete Köyü Jandarma Karakol Kumandanı Hafız Mehmet Efendi, Nüfus Katibi Mülazımzade Mehmet Sait Efendi.”

Ankara’yla kurulan irtibat üzerine, cemiyetin kuruluşundan üç ay sonra, Aralık ayı başlarında Kılıç Ali Bey, iki hafif makineli tüfek ve on beş askerle Pazarcık’a gelmiştir. Kılıç Ali, ilk olarak Döşeme’deki Ağa'nın Yurdu denilen yerdeki çadırlarında Yakup Hamdi Paşa ve kayınbiraderi Tapo Ağa ile irtibat kurmuş, mücadelenin şekli, Atmalılar’a ve Sinemilliler’e düşen görevler belirlenmiştir. Nitekim TBMM’nin 23 Mayıs 1926 tarihli oturumunda Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyeleri ve Yakup Paşa, Kurtuluş Savaşı’nda gösterdikleri üstün hizmetlerden dolayı “Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası” ile taltif edilmişlerdir.

Yakup (Hamdi) Paşa’ya Paşo Ağa denildiği de görülmektedir. Bazıları yanlışlıkla Raşo Ağa demektedirler.

Milli Mücadele yıllarında Fransızlar’la Ermeniler birlikte hareket etmiş, bölgedeki Ermeniler’in lideri olan Agop Hırlakyan, Engizek Yaylası’nda komşusu olan Tapo Ağa ile irtibata geçmiş, kendilerini desteklemelerini istemiştir. Tapo Ağa ve eniştesi Yakup Hamdi Bey (Paşa Yakup), çadırda Fransız ve Ermeniler’le görüştükten sonra dışarı çıkarlar. İkisi de Fransız görüşmeciler ile Agop Hırlakyan'ın tekliflerinden rahatsız olduklarını, böyle bir teklifin kendilerini rencide ettiğini, bu nedenle Agop Hırlakyan’ı ve Fransızlar’ı öldürmek istediklerini, ancak bu kişilerin çadırlarında misafir olmalarından ve geleneklerinde misafir öldürme bulunmadığından bunu yapmadıklarını, görüşmecilere tekliflerinin yanlış olduğunu, Milli Mücadele’nin yanında olmanın namus meselesi olduğunu söylediklerini açıklamışlar, Fransızlar ve Ermeniler geri yollanmıştır. (http://www.haber46.com.tr/modul.asp?id=38) “Pazarcık’a giden ve Atmalı Aşireti reisi Yakup Hamdi’ye ve Sinamili Aşireti reisi Tapo’ya para götüren ve Fransız işgalini kabûl etmesi karşılığında onlara jandarma komutanı olacağını müjde olarak haber veren Agop Hırlakyan’ın damadı Karlozoğlu Osep’in [Kılıç Ali’nin bildirdiğine göre Ohannes] de Yakup Hamdi [ya da jandarma komutanı Ramazan] tarafından yakalanıp Kuvay-ı Milliye’ye teslim edildiği haberi de o anda alındı.” (Hatice Başkan, Türk Basınının Fransız İşgali Altındaki Maraş’ı İşlemesi (15 Eylül 1919 - 11 Şubat 1920), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Eylül 2006, s. 47; kutuphane.ksu.edu.tr/e-tez/sbe/T00592/hatice_baskan_tez.pdf)

Nitekim Paşa Yakup, eşraftan Batumlu Ali, Pazarcık Müftüsü Veli, Sinemilli Aşiret Reisi Tapo Ağa, mücahidlerden Silo ve Belediye Reisi Hacı Mehmet’le birlikte, Fransız İşgal Kuvvetleri Komutanlığı’na, “Pazarcık Protestonamesi” olarak bilinen bir protesto telgrafı göndermiştir. Bu telgraf 17 Aralık 1919’da Maraş Mutasarraflığı’na, 21 Aralık 1919’da ise Maraş Mutasaraflığı’ndan General Querette'ye çekilmiştir. Telgrafın bir nüshası da Ankara’ya, Millî Kongre Riyaseti’ne gönderilmiş ve Hakimiyet-i Milliye’nin 15 Ocak 1920 tarihli nüshasında yayınlanmıştır.

Telgraf metni, bugünkü Türkçe’yle şöyledir:

Fransız işgal güçlerinin komutanları anlaşma hükümlerini her gün biraz daha bozuyor. Maraş'ı aldıklarının birinci günü İslam kadınlarına saldırıldı. Depolardaki silahlar ve bombalar Ermeni vatandaşlarımıza dağıtıldı. Geceleri polis ve jandarma devriyelerimiz öldürüldü. Bazı aşiret reisleri para ve rütbe ile aldatılıp ayaklanmaya çağrılarak toplumlar arasına nifak ve birbirini öldürme tohumları ekilmeye başlandı. Yapılan saldırılar katlanma gücümüzü aşıyor. Bu defa da Maraş'a gelen bir Fransız generali büyük toplar getireceğini, hükümete el konulacağını, bir takım adamların hapis ve nefyedileceğini beyan etti.
İstanbul'da Fransız Fevkalade Komiserliği tarafından, bağlı olduğu hükümet namına Dışişleri Bakanımız’a Maraş, Antep Urfa livalarının işgali sırf bir karakol tebdili makamında olduğu ve işgalin geçici bir mahiyette bulunduğunu beyan etmiş ve bu beyanat senet kabul olunmuş iken, her gün memleketimize asker, top, bomba sevkinden geri durmuyorlar. Halbuki hükümeti tamme içinde yaşıyan biz İslamlar hiçbir fikri tecavüz perverde etmediğimiz gibi bütün topluluklar arasında da devamlı bir birlik ve imtizac bağı hakim iken tecavüzlerin uzaması, sevkiyatın devamı ve topluluklar arası nifak ve ihtilale karşı ba'dema lakayt kalmakta mazuruz. Biz şimdiye kadar İngiltere, Amerika, Fransa ve İtalya'nın masum ve necip milletlerinin şeref ve namusları adına verilen sağlam söz ve vaadlere güvenerek sükunetle muamele etmiştik. Fakat yapılan tecavüzler dayanma sınırımızı geçiyor. Tekrarlanan müdaheleler umumî vicdana baskı yapıyor. Ülkemizin medenî dünyasını viraneye çevirmek, masum ve mazlum mezarına döndürmek, tüm insanlığı bir cinayet tablosuna tanık olması istemiyorsa; Ey tüm insanlığın vicdanı ! Bu vicdanları yakan zulme bir son veriniz. Yoksa, süt emen çocuklarımıza kadar bütün varımızı verip kanlarımızı akıtmaya hazırlanmış bulunuyoruz. İşbu reddiyemizin bir örneği Beyrut'taki Fransız generali Gouraud'ya, bir örneği Adana İşgal Komutanlığı’na, bir örneği İtilaf mümessillerine verilmiştir.

Protesto telgrafının altında şu imzalar yer alıyordu: Eşraftan Batumlu Ali, Pazarcık Müftüsü Veli, Sinemilli Aşiret Reisi Tapo Ağa, Mücahidînden Silo, Atmalı Aşiret Reisi Paşa Yakup, Belediye Reisi Hacı Mehmet.

Bunun üzerine Kılıç Ali Bey, Telgraf Pazarcık Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti başkanına ve milis güçleri komutanına aşağıdaki telgrafı çekmiştir:

“Mühim ve gayet aceledir. Pazarcık Müdafaa-i Hususi Cemiyeti Mahreci (çıkış) Konya, Numara:690, kelimesi:70 Bir süvari müfrezesi ile hareket ettim. Yanınıza geliyorum. Fransız, bildiğimizden daha zayıf bir haldedir. Bunlara son ve kati bir darbe indirme zamanı gelmiştir. Bu hususun temini için mühim ve büyük kuvvetleri işgal mahallerine sevk etmek de yakındır. Vatanın kurtarılması uğrundaki azminizde sabit kaldığınıza eminim. İltimas etmek ve melun Fransızlar(a büyük bir darbe indirmek üzere.. bütün mücahitlerimize... İkinci Kolordu Komutanlığı nezdine gelip vürudumu intizar etmenizi (gelişimi beklemenizi) bekliyorum. Cenab-ı Allah bizimledir kardeşlerim. - Kılıç Ali.”

Bunun ardından Antep'teki işgal komutanlığına bir protesto daha gönderilir (http://www.haber46.com.tr/modul.asp?id=38).

5 Ocak 1920 Perşembe günü Fransızlar toplu halde Ceceli Köyüne saldırmışlar, köyü yakmış, hayvanları ve eşyalarını yağma etmişlerdir. Bunun üzerine Muallim Hayrullah ve Benli Ökkeş Çeteleri Fransızlar’a taarruz etmiştir. Bazyezidoğlu Muharrem ve Zafer Beyler de çeteleri ile Keller (İl-oğlu) Köyü’nün arkasına inmişlerdir. Bir yandan da Yakup Hamdi ve Atmalı Aşireti, silahları ile Dehliz mevkiinden Fransızlar’a doğru ilerlemiştir. Onlar ilerlerken İslahiye’den Maraş'a ağır makineli tüfekler ve toplarla teçhiz edilmiş bir Fransız Taburu gelmekteydi (Hatice Başkan, a.g.e, 72; kutuphane.ksu.edu.tr/e-tez/sbe/T00592/hatice_baskan_tez.pdf; http://www.haber46.com.tr/modul.asp?id=38; http://tarihveegitim.blogcu.com/pazarcik-tarihi-bolum-2/6363188). O arada, Dehliz’de bulunan Yakup Hamdi (Paşa Yakup) müfrezesi ve Atmalı aşireti kuvvetleri, Fransızlar’ı durdurmak için Bababurnu’na yerleşmiştir.

Gelişen hadiseler üzerine 6 Ocak 1920 günü, Pazarcık'tan, Antep'teki işgal komutanlığına aşağıda metni bulunan bir protesto daha gönderilmiştir.

“1. Fransızlar, Ermeni haydutları ile birlikte top ve diğer silahlar ile Ceceli Köyü'nü yakarak kökünden harap ettiler. Buradaki zayiat pek büyüktür.

“2. Karabıyıklı'dan gelen Fransız süvarisi zorla ve parasız zahire aldı. Buna engel olmak isteyen ahali dövüldü ve hakarete uğradı.

“3. Maraş'a giden Fransız süvarisi, Karabıyıklı'daki evine gitmekte olan Kara Ali ismindeki namuslu bir adamı öldürdü.Öteki iki kişi de beraber götürüldü. Bunların sağ ve ölü olduğu hakkında şimdiye kadar hiçbir bilgi alınamadı.

“4. Ahır Dağı dolaylarında bulunan Fransız askerleri ormana giden iki müslümanı şehit ettiler.

“5. Fransızlar Ermenileri iki aydan beri silahlandırmaktadırlar. Bunlara top, cephane ve başka silahlar verildi. Ermeni evleri ile kiliseleri müdafaa haline kondu. Bunların hepsi Müslümanları öldürmek maksadıyla yapılan işlerdir. Bundan dolayı herkes hayatından emin değildir.

“6. Burada ve civarda eşkıya yoktur. Eşkıya dediğiniz adamlar milli hukukumuza karşı olan tecavüzlere karşı koymak maksadıyla silahlanmış millet efradıdır.

“7. Bunlara haydut adı vermenizi ve yukarıda saydığımız vahşilikleri protesto ederiz.

“8. Bu duruma son verilmesini isteriz.

“9. Mesuliyeti milli hukuku yaralayanlara ait olmak üzere bundan böyle millet haklarına zararlı olan hareketlere karşı hareketlerle mukabele edeceğimizi son defa olmak üzere bildiririz. Memur ve Eşraf, yedi imza.” (http://www.pazarcik.gov.tr/tarihi.asp)

Anlatıldığına göre, Antep’te Kızkapanlı Hacı Molla Efendi’nin işlettiği handa müslüman lejyoner (Mısır, Cezayir, Tunus kökenli) askerlerle irtibat kurar ve onları bir adamıyla, akrabası olan Paşa Yakup’a ve Tapo Ağa’ya gönderir. Kartalkaya Barajı altında kalan o zamanki adıyla '’ŞILLO'NUN DEĞİRMENİ’ne gönderir (Şıllo, Sinemilli aşiretindendir). Orada gerekli bilgiler lejyoner askerlerden alınır ve Fransızlar’ın intikal günleri belirlenir. Bunun üzerine Paşa Yakup Karabıyıklı’nın alt tarafında bulunan BAKKAYASI’nda pusu kurar. Tapo Ağa da Maksut Uşağı ve Aslanbey Çiftiği arasında bulunan AKSU KÖPRÜSÜ’nde pusuya yatar. Böylece Fransızlar pusuya düşürülür. Katırları, topları, silahları ve erzakları alınır. Kendileri ile birlikte hareket eden müslüman lejyoner askerlerle birlikte Şıllo’nun değirmenine gider, silah ve mühimmat bölüşmesi yaparlar. Söğütlü ve Doğanlıkarahasan üzerinden Maraş'a intikal ederler ve Maraş kurtuluş mücadelesi başlar. Maraş’ın kurtuluşundan önce Adana'dan Maraş'a intikal etmek için yola çıkan Fransız askerleri ve isyan eden Ermeniler’in de 8 Ocak 1920 perşembe günü Türkoğlu, Cecelli ve Beyoğlu kasabasının olduğu yerde Maraş'a intikalleri engellenmiş ve büyük zaiyat verdirilmiştir. Bundan dolayı da Paşa Yakup adına Beyoğlu (Kahramanmaraş) kasabasında anıt dikilmiştir.

Fransız Generali Abadi, Pazarcık'taki iki büyük aşiretin kendileri ile olan mücadelelerinin en önemli kısmı olan ikmal yollarının kesilmesi ve takviye birliklerinin Kahramanmaraş'a gelmesini engellemelerini şu şekilde anlatmaktadır. “Fransız taburunun Maraş’a intikalinde pusuya düşürülmesi görevi Atmalı ve Sinemilli aşiretlerinin reislerine verilir. Yakup Hamdi Bey komutasındaki Atmalı grupları Balkayası'nda, Tapo Ağa komutasındaki Sinemilli grupları ise Aksu Köprüsü'nde pusu kurmuşlardır. Böylece Maraş'a gelen Fransız taburunun yok edilmesi sağlanmıştır. Maraş'ın kurtuluşu sağlandıktan sonra Pazarcık'ta bulunan Sinemilli Aşiret Reisi Tapo Ağa, Atmalı Aşiret Reisi Yakup Hamdi Bey ile birlikte Gaziantep savunmalarında aktif rol almışlardır.” (http://www.haber46.com.tr/modul.asp?id=38).

Osman Necati Erginöz de, hatıralarında şöyle yazmaktadır: “Elbistan’dan bu mücadeleye Nakipoğlu Mehmet kumandasında 150,Müftülüzade Hacı Efendi kumandasında 200, Rıza Efendizade Tahir Efendi kumandasında 150 kişilik müfrezelerle, bizzat kendi oğulları ve yakınlarının katıldığı bu güçler Cancık Cephesi'ni, Arslan Bey'in Çerkezlerinden kurulu vurucu gücü ve yine Pazarcıklı Atmalı Aşireti Reisi Paşo Ağa'nın 350 kişilik Kürt kolu, Maraş merkez halkı ile birlikte Maraş'ı sarmışlar ve düşmanla amansızsa mücadele etmişlerdir.”

(http://www.bizimelbistangazetesi.com/yazar.asp?yaziID=2)

Yukar Atma olarak bilinen bölgelerde yaşayan Atmalılar da İstiklal Harbi sırasında vatanseverliliklerini göstermişlerdir. Birinci Dünya Savaşı sonunda Fransızlar’ın Maraş’a asker çıkarmaya başlamaları üzerine “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Arapkir Şubesi Reisi Müftüzade Asım”dan Yukarı Atma’nın reisi Battal Efendi’ye şöyle bir yazı gelir:

“Çıplakzade Battal Efendi Hazretlerine Şotik 26.01.1336

“Maraş ve civarında yekdiğerini tevali eden haberlere ve gelen adamların ifadelerine göre şehirden harice çıkmak mümkün olmuyor. Maraş’ın muhtelif yerlerine ve şehrin altı mahallesinden verilen ateşler şehrin her tarafına sirayet etmektedir. Düşmanın 150 kadar bir kuvveti ve büyük bir topçu ateş açarak Maraş’a girmiştir. Maraş’ta külliyetli tahribat yapılmaktadır. Vatanımızdan bir parça olan Maraş’ın imdadına koşulmak üzere aşiretinizin dahilinde Milis Kuvvetler tertip edilmesi için yüksek faaliyetinizin esirgenmemesini rica ve istirham olunur”.

“Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Arapkir Şubesi Reis Müftüzade Asım ..”

Bu yazı üzerine Battal Efendi tarafından şu cevap yazılır:

“Arapkir Kazası Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Riyaset Fasilanesine 02.02.1336

“Faziletli Efendim Hazretlerine, Sevgili vatanımızın aksam-ı mübarakesinden Maraş’ın medeniyet barbarları tarafindan tahrip ve nüfus-u İslamiyenin katli ve imhasıyla…Zuhur-u mektubunuzdan anlaşılmıstır. Bu hal karşısında Maraş daru’l-cihadına koşmak farz olduğu şüphesizdir. Söz bir tarafa bırakılmalı derhal faaliyete geçmeliyiz…Bu civarda bulunan aşiret halkı ve eli silah tutanlar canını esirgemez. Bütün aşiretim feda-i cana hazırdır, erzak ve silah temin ediniz……..”

“Atma Aşireti Reisi Çıplakzade Battal.”

(http://www.arguvankomurluk.com/arguvan/?dId=8; http://www.arguvankomurluk.com/arguvan/?dId=78)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder